|
Theodor Adorno |
Marcel Proust için. — Yeteneklerinden ya da zayıflıklarından ötürü, sanatçı ya da
düşünür olarak "entelektüel" uğraşlara dalan zengin aile çocukları, "meslektaş"
gibi tatsız bir sözcükle anılan kişilerle geçinmenin hiç de kolay olmadığını
göreceklerdir. Sorun sadece bağımsızlıklarının kıskanılması, niyetlerinin
ciddiyetinden kuşkulanılması ya da egemen güçlerin gizli temsilcisi olarak
görülmeleri değildir! Çok köklü bir hıncı yansıtsalar da, bu tür kuşkuların çoğu
zaman hiç de temelsiz olmadığı ortaya çıkar sonuçta. Ama direncin asıl kaynağı
başka yerdedir. Bugün zihinsel konularla uğraşmanın kendisi de "pra-tikleşmiş",
departmanları ve giriş kısıtlamalarıyla katı bir işbölümünün geçerli olduğu bir
ticari faaliyet haline gelmiştir. Para kazanmanın getirdiği alçalmadan tiksindiği
için zihinsel uğraşı seçen varlıklı kişi, bu gerçeği kabul etmeye yatkın
olmayacaktır. Bunun için de cezalandırılır. Bir "profesyonel" değildir; bu yüzden,
kendi konusunu ne kadar iyi bilirse bilsin, hevesli amatörler sınıfına yerleştirilir
rekabetçi hiyerarşi içinde; ve kariyer yapmak için de at gözlüğü takmak, en katı,
en duyarsız uzmandan bile daha uzmanca davranarak kendi konusunun içine
hapsolmak zorunda kalır. En çok öfke uyandıran şey, ekonomik durumu
sayesinde bir ölçüye kadar gerçekleştirebildiği işbölümünü askıya alma isteğidir:
Toplumun dayattığı işlemleri onaylamaya çok yatkın olmadığını sezdirir bu istek,
oysa otoriter yeterlilik anlayışı da bu türden tuhaflıklara izin vermez. Resmi bir
sözleşmeye bağlı olmadan çalışan zihni ortadan kaldırmanın yollarından biridir
düşüncenin departmanlaştırılması. Üstelik hiç zor değildir bunu yapmak, çünkü
sırf yaptığı işten zevk almakla bile işbölümünü yadsımış olan kişi, bu çalışmanın standartları açısından birtakım açıklar vermiş olacaktır, kendi üstünlüğüyle bağlantısız olmayan açıklar. Böylece
korunur düzen: Bazıları başka türlü yaşayamayacakları için oyuna katılmak
zorunda kalır, başka türlü yaşayabilecek olanlar da oyuna katılmak istemedikleri
için dışarda bırakılır. Bağımsız aydınların terk ettiği sınıf, kendi taleplerini tam da
kaçakların sığındığı alanın içinden ortaya sürerek öcünü almaktadır sanki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder