16 Mart 2013 Cumartesi

Adorno / Minima Moralia - Odette için requiem



Odette için requiem.(1) — Kıta Avrupasındaki üst sınıfların Anglomanisi, kendilerine yeterli olmaları amaçlanan birtakım feodal uygulamaların adada törenselleştirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Kültür orada nesnel zihnin ayrı bir alanı olarak, sanat ve felsefe heveskârlığı olarak değil, empirik varoluşun bir biçimi olarak sürdürülür. Yüksek yaşam, aynı zamanda güzel yaşam da olmaya özenir. Katılanlara ideolojik bir haz payı sağlar. Yaşamın biçimselleşmesi kurallara bağlı kalmayı gerektiren bir göreve dönüştüğü, bir üslubun yapay olarak sürdürülmesini, doğru davranışla bağımsızlık arasında hassas bir dengenin korunmasını zorunlu kıldığı için varoluşun kendisi de anlamla yüklüymüş gibi görünüyor ve böylece toplumsal olarak gereksiz bir grubun huzursuz vicdanını rahatlatıyordur. İnsanın hep kendi mevki ve durumuna en uygun sözleri söyleme ve en uygun jestleri yapma yükümlülüğü bir ahlaki çabayı da zorunlu kılar. Kendi kişisel eğilimlerine kapılmasının zorlaştırılması, ataerkil bir noblesse oblige'in [soylu doğmuş olmanın getirdiği yükümlülükler] gerektirdiği gibi yaşıyor olma duygusunu verir insana. Aynı zamanda kültürün nesnel tezahürlerden dolaysız yaşam alanına kaydırılması da kişinin dolaysızlığının çözümleyici akıl tarafından sarsılma tehlikesini ortadan kaldırır. Gururlu özgüvene yakışmayan bir zevksizlik olarak burun kıvrılır akla - ama Doğu Prusyalı bir Junker'in yüz kızartıcı kabalığıyla değil, görünüşte aydınca bir ölçüt adına, günlük yaşamın estetikleştirilmesi adına yapılır bu. Böylece yaratılan pohpohlayıcı yanılsama, kendisinin üstyapı/altyapı veya kültür/madde bölünmesinden münezzeh olduğunu söylüyordur insana. Yine de bütün aristokratik bezemelerine karşın törenselliğin vardığı ve varacağı nokta, kendi içinde anlamı olmayan bir performansı anlam olarak hipostazlaştıran ve zihni de zaten orada olan şeyin kopyası durumuna düşüren o geç burjuva tavrıdır. Bağlı kalınan norm bir kurmacadır; toplumsal önkoşulları da tıpkı örnek aldığı saray seremonisi gibi çoktan silinmiştir yeryüzünden. Kabullenilmesinin nedeniyse herhangi bir nesnel ahlaki bağlayıcılık değil, gayri meşru bir çıkar düzeninin meşrulaştırılmasına hizmet etmesidir. Nitekim Proust, kendisi de kapılmaya pek yatkın olan adamın o şaşmaz sezgisiyle, Anglomaniye ve kuralcı yaşam tarzının yüceltilmesine daha çok aristokratlarda değil de yükselmek isteyenler arasında rastlandığını saptamıştı: Züppeden hacıağaya giden yol bir adımlıktır. Bu, snobizm ile art nouveau arasmdaki ilişkiyi de açıklar: mübadeleyle tanımlanan bir sınıfın kendini mübadeleden arınmış bir sebze güzelliği imgesine adama çabasıdır art nouveau. Bu benlik şöleninin yaşamı hiç zenginleştirmediğinin kanıtı da kokteyl partilerinin sıkıcılığı, kır evlerindeki hafta sonu davetlerinin bunaltıcılığı ve bütün bu toplumsal alışveriş alanının simgesi olarak golf oyununun yavanlığıdır. Hiç kimseye gerçek bir haz vermeyen imtiyazlardır bunlar; tek işlevleri, hiçbir haz imkânı içermeyen bu sevinçsiz bütünün parçası olduklarını imtiyazlıların kendilerinden gizlemektir. Güzel yaşam, en son evresinde, düpedüz gösterişe, sadece seçkin olmaya indirgenmiştir -ki Veblen'e göre başından beri böyleydi- ve parkın sunduğu tek tatmin de dışarda kalanların burunlarını dayadıkları parmaklıklardır. Şimdi zaten karşı durulmaz biçimde demokratlaştırılan üst sınıfların kabahatlerinde, toplumu çoktandır tanımlayan şey bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor: Yaşam, kendi yokluğunun ideolojisine dönüşmüştür.
 
1. Proust'un romanında, Swann'ın karısı olan kibar fahişe.

1 yorum: